Kültür adası!.. Evet, Kadıköy bir kültür adasıdır. Bu özelliğini öne çıkarmak istiyorum. Ne yazık ki koca bir inşaat şantiyesine dönüştürüldü. Herkes İstanbul’un katledilmesinden şikayetçi ama maddi çıkarları için bu senaryoda figüran olmaya da bir o kadar hevesliler. Kadıköy’ü anlamak için “Kadıköylü” olmak gerekir.
KADIKÖY’DE SANATA NASIL BAKIYORSUNUZ?
Kadıköy’ü Oyuncak Müzesi’yle değil Türkiye, dünyanın gündemine taşıdık.. Müze demek sadece eski eserlerin sergilendiği mekan demek değildir. Müzeler sanat merkezidir. Oyuncak müzesindeki gösteri salonunda, atölyesinde İstanbul’un en öne çıkan sanat etkinlikleri gerçekleşiyor. Kadıköy’ün sınırları içindeki tarihi altı tren istasyonunun peşini bırakmamalıyız. Bu mekanların müze olması konusunda Kadıköy Belediyesi Meclisi’nde alınan bir karar var. Belediye tarihi evlerde tematik müzeler kurmalı. Gençlere, kadınlara, çocuklara, yaşlılara yönelik sanat etkinlikleri ve diğer çalışmalar bu müzelerin etkinlik programlarında zaten gerçekleşir. Önemli olan Kadıköylülerin, sadece onların değil, İstanbulluların hatta kente gelen ziyaretçilerin bir araya geleceği, hafta sonu ya da kendine ayıracakları zaman dilimlerini nitelikli, kaliteli, bilginin ışığında yaşayacakları mekanlar yaratmaktır. Böylelikle Kadıköy bir kültür adasına dönüşecektir.
18 YAŞINDAN BERİ DOĞUMGÜNÜNÜZÜ KUTLAMADIĞINIZ DOĞRU MU? EVET İSE NEDENİ?
Çünkü ne yazık ki, ülkemize Faşizmin kara gölgesinin iyice sindiği 12 Eylül günü doğdum! Darbeden sonra da kutlamıyorum. Bir de,diktatörlüğe doğru gidilen yolda aynı gün bir de referandum yapılınca hiç kutlamıyorum. Afedersiniz ama benim doğum günüm iki ucu pis değnek oldu! Buradan despotlara sesleniyorum: Rahat bırakın doğum günümü. Koca yıl içerisinde kirleteceğiniz başka gün mü kalmadı?
KENDİNİZİ GÜNÜMÜZÜN ÇAĞDAŞ MEDDAHI OLARAK GÖRÜYOR MUSUNUZ?
Meddah kitaplarındaki bilgileri karşısındakilere anlatan, bir saate bin kitabın ışığını sığdıran insandır. Bir aydınlanmacıdır. Bu anlamda evet, Müjdat gezen hocamın okulundan aldığım bilgilerin ışığı altında diyebilirim ki, çağdaş bir meddahım. Tek kişilik oyunlarımla 15 yıldır sahnedeyim. Kitaplarım ve oyunlarımın telifleriyle de oyuncak müzesini kurdum. Müjdat Gezen zehirledi beni!..
ÇOK SAYIDA KİTABINIZ YAYINLANDI. İÇERİSİNDE SİZİ EN ÇOK ETKİLEYEN HANGİSİDİR?
Hiçbiri!. Önce çok beğeniyorum kitaplarımı.. Ama zaman geçince ve tekrar okuyunca “anlatmak istediklerim bunlar değildi” hissine kapılıyor ve oturup yenisini yazıyorum. Bir sanatçı eserini beğenirse tükendi demektir.
EN SON OKUDUĞUNUZ KİTABIN İSMİ NEDİR?
Şu günler yeni kitabımı yazıyorum. Okuduğum kitap o kadar çok ki.. Ama benin okuduğum kitaplar kolay okunacak türden değil.. Daha doğrusu, sürükleyici türen değil.. Örneğin şu son günlerde, kitabımda yer vereceğim bir yazı için Frig uygarlığını inceleyen kitaplar okuyorum. Frigler o yazıda sadece bir paragrafta geçecek.. Ama öyle de olsa bu kültür hakkında donanım sahibi olmalıyım. Kitaplarımda okurumun karşısında çıktığım her paragraf için onlarca kitap devirmem gerekir. Bilgiye egemen olmadan yazan biri değilim. Buna rağmen ne hatalarım çıkıyor zaman içinde karşıma.. O hataları yakalayıp kendime söyleyen de yine benim.
SİNEMA MI? TİYATRO MU?
Elbette tiyatro.. Her zaman tiyatro!
EN SON İZLEDİĞİNİZ OYUN/FİLM?
Bir Yaz Gecesi Rüyası.. Levent Üzümcü çok büyük bir sanatçı.. Oyundaki diğer sanatçılarda öyle..
İLK OYUNCAĞINIZI HATIRLIYOR MUSUNUZ? KİM HEDİYE ETTİ?
Çocukluğum Trabzon’da geçti. Terzi ve manifaturacı olan babam mal almak için İstanbul’a gidip gelirdi. Her seferinde bavulundan oyuncaklar çıkardı.. Onları unutamıyorum hiç.. Bir seferinde plastik bir araba vapuru getirmişti. Anımsadığım ilk oyuncaklardan biri odur.
EŞİNİZ İLE NASIL TANIŞTINIZ?
Bir Sonbahar akşamı Vezneciler otobüs durağında! Okuldan çıkmış bir arkadaşımla birlikte durağa gelmiştik. Belgin, durağa birlikte yürüdüğüm arkadaşım ile Erenköy Kız Lisesi’nden sınıf arkadaşıydı. O tanıştırdı.. 35 yıl önce..
BU KELİMELER SİZE NE HATIRLATIYOR? (TEK KELİME İLE CEVAP VERİNİZ)
OYUNCAK: Bir ülkenin geleceği politikacıların vaatlerinde değil, çocuklarının önüne konulan oyuncaklarındadır.
MUTLULUK: Yarın daha güzel olacak!
ÇOCUK: Özgürlüğü elinden alınan çocuğa “büyük” derler
YALAN: Karşımızdakini değil, kendimizi aldatmanın yolu.
SEVGİ: Hayvanların biz insanlardan daha temiz yaşadığı bir duygu.
YAŞAM: Hisse seneti değil, hissi senet biriktirmemiz gereken borsa.
ŞİİR: Önemli olan dize değil, şairin dize gelmemesidir.
KADIN: Erkeğin kendinden üstün olduğunu bildiği için tarih boyunca baskı altına aldığı, sömürdüğü, köleleştirdiği doğanın en büyük zenginliği.
İSTANBUL: Bir gün hayallerimle yöneteceğim şehir. (Şaka, şaka..)
TARİH: Arslanlar kendi yazarlarına kavuşuncaya kadar tarih kitapları avcıyı övecektir.